Safranbolu’da dört mevsimin kendine özgü özellikleri vardır. Sonbahar doğanın elinden çıkmış sayısız renkleri birer birer zamanın göğsüne takar, başına taç yapar. Kanyonlarla çevrili bu coğrafyada elimize fotoğraf makinasını alıp Tokatlı Deresi’ni, Sarıçiçek Yaylası’nı, Ovacuma-Alabaş-Bahçecik yolundaki kavlağan ağaçlarının oluşturduğu tüneli görüntülemek şöyle dursun varlığından habersiz oturduğumuz yerden ‘keş dökeriz’, kerratı, ezberi bozmayız. İşimiz gücümüz sağa sola anıları abartarak anlatmak…
Mantar çıktı, Kanlıca, Ebişke, Pirpir… Ortalık bayram yeri gibi. Hafta sonu bir mantar safari düzenlemek turizme renk katar ancak nerede o kafa… Elin oğlu Küre Dağları için 225 TL/kişi başına safari yapıyor. Bağbozumu safarisi, Bozcaada ve Trakya’da bir aydan bu yana sürdürülüyor. Safranbolu üzümü bölgemizin sayılı değeri olmasına karşın turizmle bir türlü bütünleştiremedik. Üreticimizi sevindiremedik.
Şimdi safran zamanıdır. Dünya üzerinde 70 cinsi, 1800 türü olan altın değerindeki bitkiye gereken önemi verebilmek hiçte zor değil… İlçe Tarım Müdürlüğü’müz 29 Ekim’de böyle bir şenlik düzenleyebilir. Üzüm Şenliği gibi damaklarda, gönüllerde iz bırakabilir. Mantar Hüdai nabittir. Üzüm ve safran sabittir. Safranbolu’nun üzüm ve safran gibi akıllı ve verimli tanrı nimetleri bizim markamızdır.
Ayrıca orkide (sahlep) bitkisinin yumrularının da kökünü kurutmak için elimizden geleni esirgemiyoruz. Sonbaharın bu nadide değerlerini soyut mirasımız olarak koruyalım, yaşatalım ve coğrafyamızın kıymetini bilelim.
Aytekin Kuş
2010