TARSUS ve KİLİKYA KAPILARI

Tarsus St. Paul Kilisesi, St. Paul Kuyusu ve Tarihi Çevresi, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne 2000 yılında girmiştir.

Tarsus’un önemini uzun uzun anlatmaya, lafı da eveleyip gevelemeye gerek yok. Tarsus dünyanın en önemli kentlerinden biridir. Bizlere düşen görev; bu kenti derleyip, toparlayıp, gerekli yenilemeleri yapıp insanlığın kültür mirası olarak paylaşmaktır.

St. Paul’un doğum yeri olarak bilinen Tarsus, verimli Çukurova’nın batısında yer almaktadır. St. Paul Kilisesi ve Kuyusu ruhani bir merkez olarak, mevcut geleneksel kent dokusu ile bütünleşmiş biçimiyle insanlığın çok değerli bir değeridir.

‘Kilikya Kapı’sı olarak bilinen bölge; günümüzdeki Gülek Boğazı’dır. Gülek Boğazı, Mersin’in Tarsus ilçesi sınırlarında bulunan ve Akdeniz Bölgesi ile İç Anadolu Bölgesi arasında bağlantıyı sağlayan Toros Dağları üzerindeki tek geçittir.

Gülek Boğazı, Asur Ticaret Kolonileri devrinden günümüze kadar yoğun olarak kullanılmaktadır. MÖ 2000-1700 yılları arasında Kuzey Mezopotamya’da yaşayan Asurlu tacirler günümüzdeki Kayseri Kültepe’de (Kaniş Karum) kurmuş oldukları merkez ile Mezopotamya arasında sürdürdükleri ticaret ağını çoğunlukla bu geçit üzerinde sağlamaktaydılar. Kayseri’den Anadolu içlerine kadar uzanan yeni pazarlar ile de bir ticaret ağı oluşmuştu. Yani Kayserililerin ticari yeteneği, zekâsı ve iş bilirliği kadim bir kültürel geçmişe dayanıyor.

Tüm bunları düşündüğümüzde; ‘Coğrafya Kaderdir’ öngörüsünün tam karşılığı Tarsus’un coğrafi konumudur.

Karaman’dan Mersin’e Sertavul Geçidi’ni aşıp ulaştım. Mersin’den Niğde’ye Gülek Boğazı’nı geçerek Mersin’e veda ettim. Yolculuğum bu geçitten sonra sırası ile ve de bir gece konaklayarak ilk önce Ereğli, ardında Kırşehir, daha sonra Yenice, Yenice’yi Safranbolu takip etti. Safranbolu’dan sonra İzmit’e uğradıktan sonra İstanbul’a dönüş yaptım.

Metin ve fotoğraflar: İsmail Şahinbaş

09.10.2023