Safranbolu tarih boyu yerleşmelere sahne olmuş bir yöremizdir. Önce Hititlerin bir uzantısı olan Hattiler bu bölgeye yerleşmişler sonra sırasıyla Kimerler, Dorlar, Paflagonlar, Lidyalılar yerleşmişlerdir. Pers istilasıyla 400 yıl pers egemenliği altında kalan Anadolu İskender’in Persleri yenmesinden sonra işgalden kurtarılmıştır.
Bu dönemde Amasra (Amastrü) önemli bir merkezdi. Bu döneme ait kaya mezarları, Tümülüsler Safranbolu ve çevresinde yer almaktadır. Romalılar Anadolu’yu istila ettiklerinde yol köprü gibi imar hareketlerinin yanı sıra tapınak, çeşme, hamam gibi eserler de bırakmışladır. Hacılar obası, kepez de çeşitli kanıtlılar görülmektedir.
MS 395 Roma İmparatorluğu ikiye ayrılmıştır. Doğu Roma İmparatorluğu’nun adı daha sonra Bizans İmparatorluğu olmuştur. Bizans dönemi Safranbolu önemli bir stratejik nokta olan Gümüş ve Akçasu vadilerinin meydana getirdiği tepede, kale inşa edilmiştir. Şimdi Eski Cami’nin bulunduğu yer Bizans dönemine ait bir kilisenin yeridir.
MS 1399’da Çandarlılar bölgeye egemen olmuştur. Candaroğlu Süleyman Paşa Safranbolu’nun ilk camisi olan Eski Cami’yi inşa etmiştir. Cami, ahşap karkas ve ahşap dekorasyonludur. Restorasyon sırasında dış sıvılar çimento harçla yapılmış, eski kireç ve keçi kıllı sınavının güzel gürümü yok olmuştur. Saçaklar geleneksel sistemde yapılmamış düz kiremitle örtülmüştür. Caminin önündeki boş alanda medrese temelleri vardır.
Fatih Sultan Mehmet, Anadolu’yu Türkleştirmek için sefere çıkmış 1460 Safranbolu ve Amasra’yı fethetmiştir. Göçebe Türkmenler, Safranbolu’ya yerleştirilmiştir. Yerleşik düzene geçen Türkler, Bizans Dönemi’nden kalan Rumlarla birlikte yaşamaya başlamışlardır. Birlikte üretmeyi öğrenmişler, kültür alışverişi yapmışlardır. Bu tarihlerde Safranbolu’nun adı; Taraklı Aşireti’nden dolayı Taraklıbolu idi.
1640-1648 tarihleri arasında Osmanlı tahtına Deli İbrahim geçmiştir. Ona akıl hocalığı yapan Safranbolulu Cinci Hoca, sekiz yıl içinde edindiği serveti kurduğu vakfa bağışlamış ve bu süre içinde Safranbolu’ya bir han ve bir de hamam yaptırmıştır (Cinci Hanı ve Hamamı). Ayrıca Kalealtı İlkokulu’nun yerinde bir de saray yaptırdığı söylenir. O yıllarda Köprülü Mehmet Paşa bu yörede sürgündeydi. Deli İbrahim tahttan indirilince Kösem Sultan 14 yaşındaki IV. Mehmet’i padişah yaptı. Osmanlı Devleti’nin düştüğü kötü duruma bir çere bulması için Köprülü Mehmet Paşa’yı sadrazamlığa getirmek için çağırdılar. Sadrazamlığı sırasında kendisine gösterilen misafirperverliğe karşı bir şükran ifadesi olan Safranbolu’ya bir cami yaptırdı (1657).
Köprülü Mehmet Paşa Camii; kare planlı tromplu tek kubbeli bir camidir. Abdest alma yerlerinin çevrelediği avluda Muvakkithane ile Güneş Saati ve şimdi yıkılmış olan bir de medrese vardı. Safranbolu’da üç medrese bulunmaktaydı. Medreselerin biri Enderun medresesiydi.
Safranbolulu olan İzzet Mehmet Paşa III. Selim’in sadrazamı idi. İzzet Paşa’nın Safranbolu’ya büyük hizmetleri olmuştur. Bir cami yaptırmıştır. İzzet Mehmet Paşa Camii kare planlı barok tarz pandantifli kubbesi olan zarif bir yapıdır. İç dekorasyonunda kalem işi süslemeler vardır. Son cemaatinde de aynı süslemeleri görmekteyiz. Yapı, Akçasu Kanyonu’nun üzerine tonozlarla oturtulmuştur (1757). 100 civarındaki çeşmeden akan sular, İzzet Mehmet Paşa tarafından getirilmiştir. Su Sarıçiçek Dağı eteklerindeki kaynaktan İnce Köprü denilen su kemeriyle Safranbolu’ya taşınmıştır.
Büyük camilerin yapılması çarşı bölgesinin nüfusunun artmasına bağlıdır. Camiler yokken halk Hıdırlık Tepesi’ndeki namazgâhlarda toplu namazlarını kılıyorlardı. Aynı zamanda Mayıs ayının başında Hıdrellez şenliği orada yapılmaktaydı. İzzet Paşa halka; “Hepiniz cebine bir saat koyacağım” demiş. Herkes bu işin nasıl olacağını düşünedursun, kale içinde bir kule inşa edilmiş daha sonra tepesine bir saat yerleştirilmiştir. İzzet Paşa yaptığı bütün eserleri bir vakfa bağlamıştır. Caminin bakımı, camideki elyazması kitaplığının havalandırılması gibi işleri belirli kurallara bağlanmıştır. Bu görev ailesine verilmiştir. Kuşaklar boyu bu görev yapıla gelmiştir.
Yavuz İnce
2005