SAFRANBOLU: TARİHİN MERKEZİNE YOLCULUK

Safranbolu sizi, zengin kültürünü keşfetmeye davet ediyor. Eğer Safranbolu’ya bir gezi yapmayı planlıyorsanız, tarihi evlerini, camilerini, güneş saatini, tabakhanesini, müzelerini, çeşmelerini mutlaka görmelisiniz. İlber Ortaylı’nın da dediği gibi “Safranbolu’yu görmeyen Anadolu coğrafyasını tanıdığını söylemesin.”

Safranbolu’nun uzun tarihi geçmişi pek çok farklı kültürden beslenmiştir. Kentin tarihi ilk çağlara kadar uzanmaktadır. Gümüş ve Göztepe tümülüsleri kentteki eski yerleşim alanlarıdır. Frig dönemine tarihlendirilen ve bölgedeki tek Frig tümülüsü olan Göztepe tümülüsü çok yakın bir zamanda turizme açılacaktır. Tarihsel süreçte yörede Hititler, Frigler, Persler, Helenistik Krallıklar (Pondlar) ve Romalılar hüküm sürmüştür. Safranbolu antik çağda Homeros’un İlyada destanında Paphlagonia olarak belirttiği bölgede bulunmaktadır. Helenistik çağ ve Bizans döneminden kalma eserlerin önemli bir kısmı tahrip olmuştur. Ancak Safranbolu’nun Üçbölük ve Hacılarobası gibi köylerinde hâlâ daha bu dönemlerden kalan kaya mezarlarına rastlamak mümkündür.

Safranbolu’nun 1196 yılında Türklerin idaresine geçtiği bilinmektedir. Önce Selçukluların sonrasında ise Çobanoğulları ve Candaroğullarının yönetiminde olan Safranbolu, 1392’de Osmanlı idaresine girmiştir. 1332 yılında kente gelen Faslı Seyyah İbn-i Batuta Safranbolu’yu şöyle tarif etmektedir: ‘Burası tepe üzerinde kurulmuş küçük bir kasabadır. Tepenin eteklerinde hendek, dağın zirvesinde ise kale inşa edilmiştir.’

On altıncı ve 18. yüzyıllar arasında önemli devlet adamlarının ilgisine mazhar olan Safranbolu’nun asıl gelişimi ve yükselişi 17. ve 18. yüzyıllara rastlamaktadır.

Cinci Han ve Cinci Hamamı gibi kamusal binalar bu dönemde yapılmıştır. Safranbolu ‘break of the bulk point’ (yani kervan yükünün tamamının veya bir kısmının boşaltıldığı ve / veya dağıtıldığı bir istasyon) özelliğinde bir kent olduğundan kervanların sıkça uğradığı bir yerdir. Kervan yolu üzerinde bulunması kentin ekonomik gelişiminde en önemli unsurlardan biridir. 18. yüzyılda önemli bir sermaye birikiminin sağlanmasıyla Safranbolu’da gelişmiş bir şehirli (burjuva) yaşamı ortaya çıkmıştır.

Bugün kentte görülen Osmanlı sivil mimarisinin en güzel örneklerini ve Türk-Osmanlı geleneksel yaşam biçimini ve kültürünü temsil eden evlerin ve kamusal yapıların çoğu 18. yüzyıldan ve 19. yüzyıl başlarından kalmadır.

Kent ölçeğinde korunan bir şehir olan Safranbolu mimari açıdan benzersiz olup Türkiye’de bir başka örneğine rastlamak mümkün değildir. Kentte 1200 kadarı geleneksel konut olmak üzere yaklaşık 1300 ‘Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı’ olarak tescil edilmiş yapı bulunmaktadır. Bu sayı köyler de dâhil edildiğinde 1490’a ulaşmaktadır. Safranbolu sınırları içerisinde tescilli 1222 konut, 103 çeşme, 33 cami, 23 köprü, 14 kaya mezarı, 12 hamam ya da hamam kalıntısı, 11 dükkân, 6 türbe, 5 arkeolojik sit alanı-tümülüs, 4 han ve 4 mescit bulunmaktadır.

Safranbolu’nun Çarşı kesimi tarihsel süreçte ve günümüzde de idari, dini ve ekonomik açılardan en öne çıkan bölümüdür. Bugün turizm faaliyetleri de bu 1,8 kilometrekarelik alanda yoğunlaşmaktadır. Eskiden kentin idari merkezi olan Hükümet Konağı binası (şu anda Kent Tarihi Müzesi’dir), hemen yanında yer alan Saat Kulesi, Safranbolu geleneksel kültürünü ve mimarisini yansıtan Kaymakamlar Evi, Asmazlar Konağı, önemli dini yapılar olan Köprülü Mehmet Paşa, İzzet Mehmet Paşa, Lütfiye-Kaçak camii, Ulu Cami (eski Ayastefanos Kilisesi), Cinci Hanı ve Hamamı, Eski Hamam, Yemeniciler Arastası, Güneş Saati, Tarihi Demirciler Çarşısı, Tabakhane bölgesi ve kâgir deri fabrikası görülmesi gereken yapılar arasındadır.

Ayrıca kentin yazlık bölgesi olan Bağlar’da ve kente yakın köylerde bulunan yapılar da görülmeye değerdir. Bunlar arasında İncekaya Su Kemeri, Yörük Köyü ve Sipahiler Konağı (bu konaktaki kalem işleri benzersizdir), Yazıköy Hamamı, Büyük Kilise (Yazıköy) ve Karakoyunlu Kral Mezarı görülmeye değer olanlarıdır.

Safranbolu’da yüzyıllar boyunca bir arada yaşayan Rum nüfus, 1924 mübadelesi ile Yunanistan’a gönderilmiştir. Rum yerleşim bölgesi olan Kıranköy Müslümanların ve Ortodoks Rumların şehirde barış içinde yan yana yaşadıkları dönemlerin hâlâ izlerini taşımaktadır. Günümüzde Yunanistan’ın çeşitli şehirlerinde (Atina, Skydra gibi), yaşayan Rumların tarihsel ve gönül bağları hala devam etmektedir.

Arnavut kaldırımlı dar sokakları, beyaz, mor, sarı renkli evleri ve evlerin pencerelerinden sarkan sardunyalarıyla Safranbolu geleneksel Türk kültürünü deneyimlemek ve gezmek için harika bir yerdir. Safranbolu’yu yürüyerek deneyimlemenizi tavsiye ederiz çünkü Safranbolu’nun Arnavut kaldırımlı dar sokakları başlı başına bir sanattır. Sokaktan sokağa kıvrılarak, bazen güneşin parıltısında, çoğu zaman gölgede, sizi büyülü köşelerden muhteşem manzaralara götürürler. Vaktiniz varsa sosyalleşmek, şımartılmak ve arınmak için Cinci Hamamı’na uğrayın. 1645 tarihinde yaptırılan hamam şehrin uzun tarihine de tanıklık etmiştir. Kim bilir Safranbolu göğsünde daha ne hikâyeler barındırmaktadır?

Safranbolu en güzel sonbaharda yaşanır. Çünkü safran çiçekleri Ekim ayının ortalarında açar ve size tarih eşliğinde görsel bir şölen sunar.

Metin: Prof. Dr. Nuray Türker, Fotoğraflar: İsmail Şahinbaş

– Prof. Dr. Nuray Türker, Karabük Üniversitesi, Safranbolu Turizm Fakültesi, Rekreasyon Yönetimi Bölüm Başkanı