Ana arterlerde trafik ışığı olmayan yer yok… Ancak ışığa uyan sınırlı… Kuralı çiğneyene her hakkı mahfuz etiket hazır… ‘Ayu’…
Ben şehirde gezen, kural çiğneyen gerçek ayıya hiç rastlamadım. Zaten öteki olduğu için dağda, bayırda, ormanda yaşar.
Kasabalı ayulara karışamam, bir şeyde söyleyemem. Çünkü halden anlamam, bilmem anlatabildim mi?
Gerçek ayı üretkendir. 41 dane türkü bilir, 40’ı armut üzerine, biri de ahlat içeriklidir. İyi gurmedir. Genellikle armudun iyisini yer. Ağzının tadını bilir. Köprüden geçenin çakma dayısı olduğu söylenegelir. Çok sevimlidir kereta… Kovan balını sever. Yanak balını değil.
Şimdi Hatice’yi bırakıp neticeye gelelim. Yorumu türlü, çeşitli, muhtelif düşündürücü bir ayı fıkrası… Kırmızı ışıkta geçenlere kulak çınlattırmamaları dileğiyle anımsatılır.
‘Dünyada sadece bir çift kalan nadir bir ayı türünün erkeği ölmüş. Bu ender hayvanın üreme ihtimali sıfır. Bu yüzden soyu tükenecek. Ne yapalım diye düşünmüşler; kurullar toplanmış, çözüm yok. Kuruldaki bir Türk bilim adamı şöyle demiş: “bizim memlekette bir şeyci abimiz var, söylemesi ayıptır aynen bu ayıya benziyor, hatta daha kıllıdır, ondan rica edebiliriz, 100-200 dolar verirsek bu işi yapar ve ayıların soyunu kurtarır herhalde” demiş.
Bakmışlar başka çare yok, şeyci abiye gitmişler ve durumun önemini, yapacağı hizmetin büyüklüğünü anlatmışlar, birde ‘karşılığında 100 dolar söz konusu’ demişler. Şeyci abi düşünmüş ve ‘olur ama 3 şartım var.’ demiş.
Herkes sevinç ve merakla ‘ne?’ diye sormuş…
– Öpüşmem…
– Yavru erkek olursa rahmetli babamın adını koyarsınız.
– 100 dolar çok, en fazla 50 dolar veririm, fiş istemem.’
Aytekin Kuş
2011