Bugün 24 Temmuz… İki tarihi oluşumun yıldönümünü kutluyoruz. Biri Türkiye’nin bağımsızlığını simgeleyen tapu senedimiz (1923) Lozan Antlaşması; diğeri basından sansürün kaldırılışının ve basın özgürlüğüne açılımın (1908) ilk adımları…
Lozan Antlaşması’nın mimarı ‘Hitler Bıyıklı’ İsmet Paşa bu tarihten on dört yıl sonra yöremizin ve bölgemizin yazgısını değiştiren; ekonomik bağımsızlığın öncü atılımı Karabük Demir Çelik Fabrikaları’nın temelini atmıştır. Mekânı cennet olsun.
Bu mutlu günü Yazıköylü şair Mehmet Pekmez dizelerinde şöyle dile getirmişti. Onunda mekânı cennet olsun…
‘3 Nisan 1937’de temel atmaya geldiler
Fabrikanın inşasını İngiliz’e verdiler
İdareciler bu işi münasip gördüler
Yaşa İsmet Paşa, yaşa Ali Çetinkaya
Karabük Ötebük’e nispet
Temel atmaya geldi İnönü ismet
Elbette bize de getirdi kısmet
Yaşa İsmet Paşa, yaşa Ali Çetinkaya
Karabük’ün ateşi fabrikayı yaktı.
Bütün amele boynuna kravat taktı.
İskarpini giydi çarığı attı.
Yaşa İsmet paşa, yaşa Ali Çetinkaya.’
Zaman içerisinde fabrika özelleşti. Bacalar kesintisiz tütüyor. Ancak İsmet Paşa’ya karşı öfke, kin ve saygısızlık, densizlik maalesef acımasızca sürüyor. Bugün Pekmez sağ olsaydı hiç kuşku yok ki şöyle bir taşlama ile sesini yükseltirdi:
‘Cumhuriyet’te var bir hikmet.
Karabük’ü kurdu İsmet.
Bulunmaz böyle bir nimet.
Bölgemize aktı hizmet.
Köyken şimdi olduk vilayet.
Niçin bilinmez kıymet.
Sözde bıyıktan şikâyet.
Bıyık bahane hedef Cumhuriyet.’
Yerel ve ulusal basında ‘bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak’ gibi bir sorumsuzluk, duyarsızlık, sövgü moda oldu…
Bu bağlamda basından sansürün kaldırılmasının getirdiği özgürlüklerin güvencesi sorumluluk bilincidir. Yansızlık, ekonomik bağımsızlık, hukukun üstünlüğüne saygı, meslek ilkelerine uygun davranış gibi uzun erimli ölçütler basının varlık nedenidir.
Ve 24 Temmuz 2010 Safranbolu’ya bizatihi doğalgazın geldiği önemli bir gün. Emeği geçenlere teşekkürler. İnşallah bu hizmet bölgemizin havasına, suyuna paklık, aklımıza berraklık getirir. Demir Çelikten ekmek yedik. Lafta hepimiz Pekmez’iz. Ya özde neyiz? Bukalemun ya da gökyeşil.
Aytekin Kuş
2010