Sokaklar bir şehrin belleğidir. İsimleri ise tanımlandığı olgunun tanığıdır. Bu tanımlama tarihi, fiziki, sosyal, kültürel ve simgesel özellikleri yansıtır. Özellikle:1940-1980 arası yıllardaki sokak, meydan, geçit, aralık, cadde isimlerinin tadına doyum olmaz söylemler içerdiği söylenebilir.
Dünkü yazımda yangınla yaşamın savaşımını aktarırken atladığım bir konuyu anımsadım. Şehir kesiminde sokakların dar oluşu, Bağlar’da ise tarım arazisi niteliğindeki bahçelerin verimli kullanma koşulu bazı akıllı yaklaşımlarla çözülmüştür. Bunlar ‘aralık’ ve ‘geçitler’dir.
Geçit, sokaktan küçük boyutlu (özellikle genişlik bakımından) kestirme alternatif yollardır. Misakı Milli’de Cumhuriyet Geçidi, Gümüş’te ‘Gecekuşu Geçidi’ gibi…
Buradaki saklı amaç itfaiye tulumbasının, at arabasının, cenaze tabutunun, odun ve göç yükü taşıyan at, eşeğin rahatça geçebilme kolaylığıdır. Aralık ise Bağlar’da sulama arkı ile yine itfaiye tulumbası ve vatandaşın geçişine göre uyarlanmış çok dar geçişlerdir: ‘İnce Aralık’, ‘Baba Bahçesi Aralığı’ gibi…
Büyük bahçelerin arasından geçirilen bu yolda toprağın en az ölçüde tarım dışı kalmasına özen gösterilmiştir. En kestirme, en gizemli, birazda ürkütücü geçişlerdir.
Son dönemlerde ‘geçit’ ve ‘aralık’ isimleri ne yazık ki sokağa dönüştürülerek belleklerden ötelenmiştir. Mevsim adı dışında aralık sözcüğünün Safranbolu’da karşılığı ‘Gıygaşuk’tur. Bu sözcük kapının tam kapalı olmadığını yani kapı aralığını tanımlar.
Aytekin Kuş
2010