DERİ FABRİKASI

Safranbolu tabakhane ustaları bir araya gelerek bir deri sanayisi kurmaya karar vermişlerdi. 1935’de Tabakhane Deresi kenarında bir boşlukta inşaata başlamışlar. Fabrika kurulup çalışmaya başladıktan hemen sonra bir yangın fabrika çatısını da yakmış ve bu girişim de başlamadan sona ermişti. Sonra fabrikanın makineleri Geredeliler tarafından satın alındı.

1935

Ankara-Zonguldak Demiryolu tamamlanmış,. Karabük Köyü’nün yakınından geçtiği için istasyonun adı Karabük olmuştur.

1936

Safranbolu’nun 10 km üzerinde bulunan Karabük Köyü Soğanlı ve Araç çaylarının birleştiği yerde kurulmuş 13 evli bir köydü. Soğanlı Çayı boyunca uzayan sulak vadide çeltik tarlaları yer almaktaydı.

Safranbolululara ait olan bu tarlalarda pirinç üretimi yapılmaktaydı.  Alan sulak olduğu için, sivrisineklerin üremesine de ortam hazırlıyordu.  Bu nedenle çevrede sıtma hastalığı salgın halindeydi.

Karabük Köyü’nde sıtma salgını köy nüfusunun artmasını önlüyordu. Halk arasında bir inanışa göre; Geyikli Dede’nin hışmına uğrayan köyde 13 hane 14 olamıyordu. 3 Nisan 1938 de Türkiye’nin ilk entegre demir çelik fabrikasını kurmak için buraya gelen Hükümet yetkilileri; bölgenin stratejik özelliklerini, su olanaklarını, hammaddeye olan demiryolu bağlantısını inceleyerek bölgenin böyle bir sanayi kuruluşu için uygun olduğuna karar vermişlerdi.

Atatürk: “Endüstrileşme en büyük milli davalarımız arasında yer almaktadır.”

3 Nisan günü çeltik tarlalarının bulunduğu alanda büyük bir hazırlık vardı. Çevre köylerden, Safranbolu’dan gruplar halinde gelmişlerdi.  Ellerinde pankartlarıyla törenin yapılacağı yerde yerlerini almışlardı.  Orada direklere asılı bir pankart vardı, Atatürk’ün bir sözü yazılıydı. “Endüstrileşme en büyük milli davalarımız arasında yer almaktadır.”

Ankara’dan gelen tren Karabük İstasyonu’na girdiğinde coşku daha da artmıştı. Trenden Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ve başbakan Celal Bayar inmişlerdi. O gün Türkiye’de ilk ağır sanayi olan entegre demir ve çelik fabrikalarının temeli atılmıştı. Fabrikanın inşaatında çalışacak işçi bulmakta güçlük çekiliyordu. Çevre köylerden ve Safranbolu’dan kimse çalışmak istemiyordu. Safranbolulular yabancı olarak nitelediği bu yeni oluşumu tepkiyle karşılamışlardı. Yabancıların kültürlerini bozacağına inanıyorlardı. Fabrika yöneticileri Erzurum, Erzincan ve Doğu Karadeniz yörelerinden getirdikleri işçilerle fabrika inşaatına başladılar. Yine de işçi ihtiyacı vardı. Cezaevlerindeki tutuklular getirildi. Onlara Aras Çayı kıyısında ağaçlık bölgeye barakalar yapıldı. Bir yıl içinde çeltik tarlalarının içinde fabrikalar yükselmeye başladı. İlk önce yüksek fırınlar ve bağlı üniteler üretime geçti. İlk Türk Demiri damgalı demir döküm 15 Aralık 1939 tarihini taşımaktaydı (Bu döküm Karabük Demir Çelik Müzesi’ndedir).

Yaklaşık 1,5 yılda üretime geçen fabrikalar o günlerin koşullarında bir mucizeyi gerçekleştiriyordu. O günlerde taşıma işleri katırlarla yapılıyordu. Yeterli iş makinesi yoktu. Fabrikanın kuruluşunda çalışan mühendis ve teknisyenlerin barınmaları için lojmanların yapımına başlandı. İşçi ve ustalar için fabrika alanı içinde ahşap konutlar inşa edildi.

Fabrika yöneticileri, Safranbolululara başvurarak sosyal tesisleri Bağlar Bölgesi’nde kurmak istediklerini söylediler. Ancak Safranbolu halkı buna karşı çıktı. Geleneksel kültürlerine bağlı halk değer verdikleri Hastarla’nın böyle yeni bir kentin kurulması için kullanılmasına razı olmadılar.

Cumhuriyet Dönemi’nde kurulan her fabrika çevresine refah ve sosyal gelişme getirdi. Demir Çelik’te Karabük’ün gelişmesine Yenişehir Platosu üzerinde bölgenin ilk planlı kenti olan Yenişehir kuruldu.  Fransız kent plancısı Marcel Prost tarafından bahçeli kent anlayışı içinde planlanmıştı. Karabük kenti ise eski doku üzerinde başlayan bir yapıda gelişmişti. Tren istasyonundan Araç Çayı boyunca uzayan yol kentin ana caddesi olmuştu. Kentleşmek için topografik zorluklarına karşın vadiler ve sel yataklarına yapılaşma devam etmiştir. 1950 de nüfusu 46 bindi. Safranbolu uzun yıllar olayların dışında kalmıştı.

Yavuz İnce

2005